21 Mayıs 2018 Pazartesi

aynayı kendi yüzüne tutmak iyidir. aslında kim olduğunu hatırlatır insana.

Bilmiyorum yaşımdan dolayı mı yoksa seçtiğim işten dolayı mı ama etrafımdaki tüm yaşıtım arkadaşlarımın hep bir şeyler yapma çabasının farkındayım. Yalnız değilim, sadece ben değilim. Çevremdeki insanların, özellikle belli bir yere gelebilmiş insanların bile kendilerini gösterebilmesi için her şeyi yapmaları bana komik geliyor. Yine de onları böyle görmek beni mutlu ediyor. Ben böyle biri olmak istemiyorum. Arkadaşlarım çoğu zaman istedikleri şey olabilmek için kendilerinden ödün vermeye hazırlar, her şeyi yapabilirler. Kendilerinden bahsedip, ne kadar iyi olduklarından bahsetmeye meraklılar. Ben ise öyle değilim, öyle olmak istemiyorum. Kurduğum cümlelerden emin değilim ve bu yüzden korkarak söylüyorum cümlelerimi. Çünkü söylediğim şeyler, yanlış olabilir, değişebilir. Zaten önemli şeyler söylemeyeceğim hiçbir zaman. Kendime karşı acımasız biri olduğum için ne olduğumu ya da ne olmadığımı biliyorum. Belki de bu bilgim yüzünden, kendimi sevmiyorum ve kendimden nefret ediyorum.

Her şeyin nedeni olarak yalnızlığı görüyorum. Yalnızlık, büyük bir sorun. Belki her zaman böyleydi ama şimdi bu çağda daha büyük sorun. Ben yalnız bir insanım hatta çok büyük bir yalnızım. Pessoa 20. yüzyılın en büyük yalnızı, ben ise 21. yüzyılın en büyük yalnız insanıyım derim. Kendi yalnızlığımdan bahsetmeye meraklıyımdır biraz. Ama yine de bu durumdan bahsettiğim arkadaşlarım, kız arkadaşlarım buna inanmaz. Halbuki yalnızım. Hayatta yapmaya çalıştığım, yapmadığım her şey bu yalnızlıkla ilgili. Yalnızlığım yüzünden, bir şeyler üretmeye ihtiyaç duyuyorum. Yalnız birisi olduğum için genelde konuşmaya ihtiyaç duymuyorum, çünkü tek başımayken kafamın içinde konuşmaya o kadar çok alıştım ki, konuşunca o kafamın içindekileri saklamak için konuşmaya başlıyorum. Bir de konuşmaya ihtiyaç duymadığım için konuşmam gerektiği zaman ne diyeceğimi bilemeyip saçmalıyorum. Bu yüzden çoğu zaman da saçmalamamak için susuyorum. Yalnızlığı çok seviyorum ama kendimi dinlemekten kaçınıyorum çünkü kahkahalar atarken bile kendi iç sesimi dinleyip intiharı düşleyebilirim. Bu yüzden yalnız kalmamaya çalışıyorum. Kadınlar bu konuda bana iyi geliyor. Sevişirken düşünmeme gerek kalmıyor, kendi iç sesimi duymuyorum. Belki de bu yüzden tek gecelik ilişkilerin adamıyım. Çünkü bir kadının beni sevmesi için hiçbir neden göremiyorum, onlar da çoğu zaman görmüyor. Geleneksel ilişkiler bana göre değil çünkü insan ilişkilerine önem veren biriyim ve her ilişki mesai gerektiriyor. Tek gecelik ilişkiler, tutkulu bir şekilde başlayıp bittiğinde de öyle bitebiliyor. Ancak diğer türlüsünde o tutku eninde sonunda bitiyor, işler kötüye gitmeye başlıyor ve çoğu zaman ne zaman, neden kötüye gideceğini anlamış oluyorum, ve en sonunda her şey kötü bir şekilde bitiyor. Bittikten sonra benim için her şey daha kötüye gidiyor. Hayatımda anlayamadığım şeylerden biri, bir zamanlar hayatında olan, çok sevdiğini söylediğin ve belki de sevildiğini duyduğun insanın bir gün bir yabancıya dönüşmesi. Bence bu en korkunç duygu. Bunu alışmam mümkün değil. Bu durumdan o kadar çok korkuyorum ki, insanlarla yakınlık kuramıyorum, hep bir duvar oluyor önümde. Dokunmaya çalıştıkça o duvarı daha çok fark ediyorum. Nasıl olsa eninde sonunda yabancı olacaksın, profil fotoğrafını göremeyeceğim, ne yaptığını bilemeyeceğim, seninle geçirdiğim zamanı bir başka şekilde geçirmeyi dileyeceğim ya da daha kötüsü o günleri özleyeceğim. O zaman ne gerek var?

Kendimden emin olmak istiyorum. Kim olduğum konusunda emin değilim. Kendim diye bir şeyden bahsedebilir miyim? Onu da bilmiyorum. Çünkü hayatımdaki her insan, beni farklı biri olarak tanımlıyor. Ben ise onların arasındaki hangi benin, gerçek ben olduğunu düşünüyorum. Belki tüm hepsi, gerçek beni oluşturan küçük parçalardır. Belki de ben diye bir şey yoktur, etrafımdaki insanların şekillendirdiği küçük parçalar vardır ve o kadar küçüklerdir ki, hepsi bir araya gelince beni oluşturamıyorlardır.

Hayatımdaki insanlardan pek bir beklentim yok, hatta hiç yok. Kimseden bir beklenti içerisinde değilim. Bir şeyler yazmak istiyorum, kendim yazıyorum. Bir şeyler çekmek istiyorum, kendim ne yapabiliyorsam onu yapıyorum. İnternet kafelerinde 36 saat hiç uyumadan kurgu da yaparım, sadece bir tripod ve bir kamerayla ne yapabiliyorsam onu da yaparım. Çünkü ben buyum, sadece sevdiğim şeyleri yapmak istiyorum. Onları yaparken düşünmüyorum sadece. Sinema, edebiyat, futbol ve seks dışında bunu sağlayabilecek bir şey arıyorum, belki bulursam her şeyi geride bırakır ona yönelirim. Halı saha maçına gittiğim zaman bile sadece futbolu sevdiğim için oradayım, başka bir düşüncem olmuyor. Ben hayatımdaki her şeye sadece böyle bakmak istiyorum.

Kadınlar hayatımdaki en büyük zaafım, bunu biliyorum. Bu yüzden kendimi çok suçluyorum, değişeceğimi söylüyorum ama hiçbir zaman başaramadım bunu. Herhangi bir kadını, sırf bir nedenden dolayı, çok güzel bulabilirim. Hatta çoğu zaman bu nedeni kendim yaratırım. Kadınlara olduğundan daha fazla anlam yüklemeyi seviyorum, onları -her birini- Tanrılaştırabiliyorum. Kimi zaman bu yüzden Issız Adam erkeklerinden olduğum söylenip, kadınları küçük düşürdüğüm onları obje olarak gördüğüm dile getiriliyor ama bu doğru değil. Çünkü ben kadınlara her zaman iyi hissettirmeye ve onları özel biri olarak gösteriyorum. Bunun karşılığında çoğu zaman kendimi rezil etmiş bir şekilde buluyorum ama olsun. Herhangi bir kadın, beni kandırabilir. Camus'un dediği gibi güzelliğin dışında yaşayamıyorum ve beni kadınların karşısında güçsüz kılan şey bu.

Anlamadığım bir şekilde hayatıma benden bambaşka insanlar girdi. İşlerini iyi yapan, insanların tanıdığı, ünlü simalara dokunabilmeye başladım. Bunu yaparken, herhangi bir sıfatım yok. Ancak bunu yapmak isteyen, benim gibi herhangi bir sıfatı olmayan insanlar gibi gözükmek istemediğim için uzak durmaya çalışıyorum. Kendimi ispat etmek, kendime bir sıfat bulmak peşindeyim. Çünkü şimdi onların karşısında sanki onların başarısından, onlardan yararlanmak istiyormuşum gibi gözükmesinden korkuyorum. Ben öyle biri değilim, olmadım ama onların böyle düşünmesi beni korkutuyor. Zaten onların yanında ne diyeceğimi bilemediğim için hemen onlardan kaçmaya çalışıyorum. Küçükken onlarla olmak isterdim ama şimdi büyüdükçe anlıyorum ki, ben onlarla değil onlardan olmak istiyormuşum.

Alkolün bana iyi geldiğini düşünüyorum. Özgüven veriyor bana. İnsanların karşısına çıkmam için bir şeyler içmeliyim. Ama çok içmemeye özen gösteriyorum yoksa saçmalıyorum, çok konuşuyorum. Her çok konuşan gibi boş konuşmaya başlayabiliyorum. Boş konuşmak istemiyorum. Kelimelere, hayatımda her şeye olduğu gibi gereğinden fazla anlam yükleyen biriyim. Bu yüzden kurduğum her kelimenin, yaptığım her işin bir anlam ifade etmesini istiyorum. Ancak ne söylediklerim, ne yaptıklarım bir anlam ifade etmiyor. Ben de o yüzden hiçbir şey söylemeyip, hiçbir şey yapmıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder