5 Mart 2019 Salı

Mockumentary: Kendimi BEN öldürdüm!

Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılmayı seçerek hayatını kaybeden, uzun yıllar dostluğunu paylaştığım ve bunun için kendimi her zaman şanslı sanacağım Cafer Can Işık'ın anısına...

FADE IN

Cafer Can elindeki telefonla karşısındaki aynadan kendisini çekmektedir. 

CAFER CAN 
"Bir gün tüm bunların bir anıya dönüşeceğini biliyorsun değil mi? Tıpkı her şey gibi..." 

Cafer Can elindeki telefonla aynaya doğru yaklaşırken, yüzünde dilini çıkartarak farklı mimikler oluşturup, tepkiler verir. Göz kırpar ve kayıtı durdurur.

BEN, CAFER CAN.

Cafer Can'ın hayatındaki insanlar bir sandalyenin üstüne oturmuş ve önlerindeki kameraya onu anlatıyorlardır.
D

EMRE K. 
(En yakın arkadaşı)
"Bir gün böyle bir şey yapacağını hepimiz biliyorduk. Ama bilemiyorum belki de yapamayacağını düşünmeye başlamıştık. Ya da o kendini öldürme fikrini her zaman kafasında olacağını ancak bunu yapacak cesaretinin hiçbir zaman olmayacağına inandırmak istemişti. Bilemiyorum." 

ANNE MERYEM
(Annesi)
"Asla bunu yapabilecek biri değildi. Oğlum komikti, espriler yapardı, insanları güldürmeyi severdi. Oğlumun intihara meyilli olduğunu söylüyorlar ama insan, kendi çocuğunu bilmez mi?"

KAAN Y.
(Lise arkadaşı)
"O komikti. Eğer olduğu bir yerde, o yerde kahkahalar olmuyorsa kendini rahat hissedemiyor demekti. Böyle bir şey yapmış olması bana halen tuhaf geliyor. Liseden hiç kimsenin buna inanacağını, ihtimal vereceğini bile düşünmüyorum.

ADNAN U.
(Lise Edebiyat Öğretmeni)
"Haylaz bir çocuktu. Zekiydi ve bunun farkındaydı. Bunu kullanıyordu ve kullanmayı seviyordu. Tüm dersi bozan espriler yapardı ama diğer arkadaşlarının aksine zekice şeylerdi bunlar. Onu sık sık uyarırdım çünkü diğer arkadaşları ondan cesaret alıp, sınıfın düzenini bozabilirdi. Bunu önlemek için uyarırdım. Ama o hep tüm sınıfı güldürecek şeyler söylerdi. Hatta çoğu zaman beni bile."

KAAN Y.
(Lise arkadaşı)
"Liseden sonra belli bir süre arkadaşlığımız bozulmuştu. Liseden sonra tekrar bir araya gelip, eskisinden daha iyi bir arkadaşlık kurduğumuzda ise eski Can'dan çok uzaktı. Hayatla ilgili dertleri olan, içine kapanık, tanıdığı insanların yanındaki halinin tam tersi özgüvensiz, karamsar bir çocuğa dönüşmüştü. Sadece bizim yanımızda eski haline dönmeye çalışıyor gibiydi."

ADNAN U. 
(Lise Edebiyat öğretmeni)
"Liseden sonra gördüğüm Cafer Can, bambaşka biriydi. İnanamamıştım. O özgüvenli çocuk gitmiş yerine özgüvensiz, utangaç, ne diyeceğini bilemeyen biri gelmişti. Sadece sanatla ilgili konuşuyordu."

ANNE MERYEM
(Annesi)
"O her zaman içine kapanık bir çocuktu. Yırtık değildi. Açlıktan ölüyor olsa bile açım demezdi. Ağzı var dili yok derler ya. İşte öyleydi tam."

BABA SELİM
(Babası)
"Kız gibi büyütmüştük onu. Narin, güçsüz, zayıftı. Ben oğlumun güçlü olmasını istemiştim. Tüm bu olan bitenlere, -ki olup biten bir şey yoktu- dayanabilsin istemiştim. Çünkü hayat böyle bir şey. Hayat, kötüdür ve acımasızdır. Tabii eğer ahlaksız, vicdansız, kötü biri değilseniz. Ben oğlumun güçlü biri olmasını istemiştim. Belki de bu yüzden beni kötü bilmişti. Ama aslında ben onu düşünüyordum. Tüm babalar, aslında iyi ya da kötü, her zaman evlatlarını düşünmez mi?"

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Onun hakkında zaman zaman korkuyordum. Kendini koruyamayacak diye."

MÜŞERREF Ç.
(İş arkadaşı)
"Saf bir yönü vardı her zaman. Onu kandırmak kolaydı. Onu her şeye ikna edebilirdiniz."

PELİN A. 
(Escort)
"Bazen öyle bir soru sorardı ki, hayat ile ilgili basit bir şey olurdu bu. Tıpkı bir çocuk gibi. Az önce o bilgili, entelektüel adam gitmiş yerine bir çocuk gibi hissediyordum."

FATİH K. 
(Arkadaşı)
"Büyümekle ilgili bir derdi var gibiydi. Büyümüyordu."

TUNA Y.
(En eski tanıyan insan, filmin yönetmeni)
"Kafası karışık, ne istediğini bilmeyen ve bu yüzden her şeyi isteyen bir çocuktu. Belki de tüm çocuklar gibi sadece ilgi görmek ve sevilmek istiyordu."

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Zor biriydi. İdare edilmesi zor biri olabiliyordu. Bunu isteyerek mi yapıyordu? Hayır! O sadece böyle biriydi işte."

YILDIRIM B. A.
(Almanya'dan arkadaşı)
"Eğer onun yaptıklarını başka biri yapsaydı, kesinlikle onunla arkadaşlığımı sürdürmezdim. Ama söz konusu o olunca, onu böyle kabul etmek gerekiyordu. Bunu biliyorduk."

FERHAT T.
(Eski arkadaşı)
"Onun iki yüzü vardı sanki. Birincisi; çok kibar, çok nazik, çok iyi bir Cafer'di. Diğeri ise, çok acımasız, çok eleştiren, sert biri. Hangisinin gerçek o olduğuna inanmak zor oluyordu."

IREM B.
(Arkadaşı)
"İnsanları etkilemek için kullandığı o cümleleri, insanları kırmak adına da kullanabiliyordu. Cümleleriyle etkilediği gibi, cümleleriyle de insanları kırabiliyordu."

MURAT T.
(Eski arkadaşı)
"Söyledikleri, insanın dayak yemesinden daha beterdi. Daha fazla can acıtıyordu."

FERHAT T.
(Eski arkadaşı)
"Bencilliğinden gına gelmişti."

ONUR A.
(Arkadaşı)
"Onun size kötü bir şey yaptığınızı düşündüğünüz zaman aslında sizin ona kötü bir şey yaptığını düşünmenize neden olabilirdi. Gerçekten, ona bu kadar kötülük mü yaptım? diye düşünebilirdiniz."

İREM 
(Twitter'dan takipleştiği)
"Overthinking kelimesinin vücut bulmuş hali gibiydi."

AYNUR Ö.
(Twitter'dan tanıştığı)
"Ne zaman buluşmaya karar versek, bir anda vazgeçiyordu. Hazırlandığım gibi kalıyordum. Sonra öğrendim ki, kafasında tüm buluşmayı düşünüp, kendini rezil edecek hareketler yapacağını düşündüğü için korkusundan vazgeçiyormuş. Cesareti yokmuş."

KAAN Y. 
(Lise arkadaşı)
"Buluşmak için sözleştiğimiz zaman çoğu kez ekerdi. Yalan söylemeyi pek sevmezdi ana en çok yalanı, bu ekmeleri için söylerdi. Aslında gelmemek için tek bir nedeni olurdu. Kendini buluşmalar için yorgun hissettiği için gelemezdi. Olmasını istediğimiz kişi gibi görünmek yorucu gelirdi. Bunu bir keresinde sarhoşken itiraf etmişti. Lisedeki Cafer kaldığını göstermek istiyordu."

SEREN Ö.
(Liseden arkadaşı)
"Tanıdığım en garip insandı. İyiydi. Ama. Yani garipti. Ben onu anlamıyordum. Bence onu kimse anlamıyordu."

BUSE E.
(Eski kız arkadaşı)
"İstediği zaman hayatımdan çıkabiliyor ve istediği zaman hayatıma girebiliyordu. Sanki bunu her başardığında tatmin olan bir hali var gibiydi."

CEMRE B.
(Eski kız arkadaşı)
"Onunla ne zaman küsersem küseyim, istediği zaman hayatıma gireceğini biliyordum. Çünkü bu hep öyle olmuştu. Eminim diğer arkadaşlarına da karşı böyleydi. Onun için bir insanın hayatına girmek de, çıkmak da çok kolaydı."

TUNA Y.
(En eski tanıyan insan, filmin yönetmeni)
"Onun için hayat ya beyaz ya siyah demekti. Ortası yoktu. İnsanlarla ilgili de böyle düşünürdü. Kafasında bir insan yaratırdı ve o insana hayran olurdu. Daha sonra o insanın, kafasındaki insan olmadığını öğrenince ondan uzaklaşırdı. Onun sorunu bence buydu. Her şeyi kendi kafasında yaşayıp, hayata geri döndüğünde yaşadığı hayal kırıklığıydı."

EBRU B.
(Arkadaşı)
"Sevgilimden ayrıldığım zamanda konuşmaya başlamıştık. Bana iltifat edip duruyordu. Bir an için kendimi dünyanın en güzel kadını olduğumu düşünmüştüm. O düşündürmüştü bana bunu. Sonra bilmiyorum belki de böyle bir sevgi görünce, istediğim kişinin o olmadığına karar verdim. Ve reddettim onu. O ise, bundan bile mutluymuş gibi gözüküyordu. Sonra öğrendim ki, sırf sevgilimden ayrıldığım ve mutsuz olduğum için, yani bana acıdığı için bana ilgi göstermiş. Orospu çocuğu."

BUSE B. 
(Balerin arkadaşı)
"Onun hayatındaki her kadın kendini özel hissederdi. O bunu sağlardı."

EMRE Y. 
(Yönetmen arkadaşı)
"Hayatımı değiştirmişti. Entelektüel anlamda öğrendiğim her şeyi o öğretmişti. Ve en sevdiği filmler aslında kendisini yansıtıyordu. Hatta tam olarak hatırlayamadığım bir replik vardı. Yanılmıyorsam, "beni sevmeniz için sizi çok sevdim" gibi bir şeydi. O yüzden, insanları sevmek istiyordu. Sırf, o zaman insanların kendisini seveceğini düşündüğü için."

TAYFUN A.
(Arkadaşı)
"Bu hayatı çok ciddiye alıyordu. Bence en büyük hatası buydu."

HİLAL İREM Y.
(Eski kız arkadaşının en yakın arkadaşı, eski kız arkadaşı)
"Bence o hayatındaki her kadını, ama küçük ya da büyük bir şekilde yer kaplayan her kadını kurtarmak istiyordu. Onları kurtarmak istiyordu. Ama kendini nasıl kurtaracaktı?"

GÜLBAHAR P.
(Eski kız arkadaşı)
"Onun kurtarılmak istediğini sanmıyorum. O cezalandırılmak istiyordu sanki."

YİĞİT D.
(Eski yakın arkadaşı, şimdilerde arkadaşı)
"Her zaman insanları affeder, insanların kendisini affetmesini isterdi. Sadece kendisini affetmekte zorlanıyordu. Kendisini hiçbir zaman affetmeyecekti, affetmek de istemiyordu zaten. Bunu biliyordu."

AZRA H. 
(Eski arkadaşı)
"Sevişirken bambaşka biriydi. Ona canımın ne kadar çok yandığını, canımı acıttığını söyleyip uyarıyordum. O ise durmuyordu, duramıyordu. Bende, hayatımda, vücudumda bir iz bırakmak istiyordu sanki. Öfkesini böyle atabiliyordu."

F. A. Y.
(Eşi)
"Onu kimse tanımadı. Ben bile tanıyamadım. O kendisini herkesten gizlemişti. Tanıdığımızı düşündüğümüz Can, onun bize kendisini tanıtmak istediği biriydi o kadar."

YASİN S.
(Üniversite arkadaşı)
"O biraz farklıydı. Onunla konuştuğunuz ilk andan itibaren bu farkı anlıyordunuz. Farklı olmak istemiyordu ama farklı olmaktan şikayetçi değildi."

MERVE U.
(Eski arkadaşı)
"Yanımdaki insanların beni hak etmediğini düşündüğü için benimle küstü. Gerçekten tanıdığım en ilginç insandı."

F.A.Y
(Eşi)
"Bana kimsenin kendisini tanımadığını, gerçek Can'ı bir tek benim bildiğimi söylemişti. İnsanlara gerçek Can'dan bahsetmem gerektiğini söylüyordu. Şimdi düşününce, sanki bir planın parçasıymışım gibi geliyor. Bilmiyorum.."

Ömer Cem A.
(Üniversite arkadaşı)
"Her şeyi içinde barındırıyordu. Tanıdığım en fırlama ama aynı zamanda en utangaç insan, en çapkın ama en sadık, en kibar ama en kaba, en kibirli ya da en mütevazı. Hepsini barındırıyordu, hepsiydi."

SEREN Ö.
(Liseden arkadaşı)
"Kardeş gibiydik. Onun kardeş gibi olabildiği tek kadındım ama benden uzaklaşıyordu. Hayatındaki her insandan olduğu gibi."

AZRA H.
(Arkadaşı)
"Bir insan nasıl hem bu kadar kibar olup hem bu kadar sert olabiliyordu? Bilmiyorum."

F.A.Y
(Eşi)
"Beni seviyordu. Beni sevdiğini biliyordum. Beni sevdi ve benimle birlikte kim olduğunu anlamak istedi. Gerçek Can'ı sadece bana göstermeye çalışıyordu. Onun için kendini tanıma planının bir parçasıydım belki de."

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Kafasında her şeyi kurardı. En ayrıntısıyla her şeyi kafasında kuruyordu. Kafasından geçenleri asla bilemezdiniz."

N. E. İ. 
(Kız kardeşi)
"Abim.. Abimin ne kadar harika biri olduğunu bilmelerini istiyorum insanların."

BAHAR Ö.
(Eski kız arkadaşı)
"Çoğu zaman onun hayatında olmak zor olsa da, beraberinde kaos getiriyor olsa da onun hayatınızdan çıkmasını istemiyordunuz. Onun büyüsü buydu."

TUNA Y.
(Onu en eski tanıyan insan, filmin yönetmeni)
"Anlaşılmak ile ilgili bir derdi vardı. Anlaşılmak istiyordu. Her yalnız insan gibi, anlaşılabilmek amacındaydı."

F.A.Y 
(Eşi)
"Zor biriydi. Gerçekten zor biriydi. Ama bu sorunu çözmek için çaba gösteriyordu. Belki de artık değişmeyeceğini anlamıştı.

YASİN S.
(Üniversite arkadaşı)
"Yetenekli ama yeteneğini kullanmayan futbolcu gibiydi. Yeteneklerini ve daha iyi olabilecek hayatını çarçur etmişti. O da biliyordu ama bu o'ydu işte."

KAAN Y.
(Lise arkadaşı)
"Hayatımda tanıdığım en kadınlara düşkün adamdı ama evlenince en sadık erkek olmayı başarmıştı. Ortası yoktu işte."

YİĞİT D.
(Arkadaşı)
"Uçlarda yaşamayı seviyordu. Ya hiç ya hep derler ya."

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Tanıştığımızda eğlenceli, komik birisiydi. Ama sonra bir şeyler değişti. Giderek keyfinin kaçtığını hissedebiliyordum. Sanki elimden kayıp gidiyormuş gibiydi ve bir şey yapamıyordum."

F.A.Y
(Eşi)
"Size baktığı zaman ruhunuzu görebiliyordu. Siz ne kadar saklamak isterseniz saklayın."

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Hemen hemen her şeyden kaygı duyuyordu. Kaygı bozuklukları, düşünüp durmadan edememesi, her şeyi kafasında yaşıyor olması onu etkiliyordu."

F.A.Y
(Eşi)
"Uykusuzdu. Uyuyamıyordu. Yorgundu. Biliyordum. Vücudu yorgundu artık."

TUNA Y.
(En eski arkadaşı ve filmin yönetmeni)
"Yalnız olmadığını söylüyordu ama yalnızdı. Her zaman yalnızdı. Kayıp küçük erkek çocuğu gibiydi."

BUSE D.
(Arkadaşının kardeşi, arkadaşı)
"Onun sadece kendisini sevme sorunu vardı."

ANNE MERYEM
(Annesi)
"Oğlum ne yaparsa yapsın hep bir çocuktu aslında. Hassas, kırılgan bir çocuktu."

BABA SELİM
(Babası)
"Zayıf, nazik ve güçsüz birisi için bu dünya cehennemdi. Belki de Can için.. Oğlum için... Cennete  gitme vakti gelmişti. Öyle bir yer varsa, orada olmalı öyle değil mi?"

F.A.Y
(Eşi)
"Alaycılıkla başa çıkabiliyordu her şeye. Kendisini güçlü gösterebilmenin yolunu böyle bulmuştu."

MÜŞERREF Ç.
(İş arkadaşı)
"Tanıdığım Can her zaman savaşırdı. Pes etmezdi. İlk ve belki de son defa pes ettiğini, savaşmamayı tercih ettiğini gördüm."

HİLAL İREM Y.
(Eski kız arkadaşı)
"Beni, tanıdığım tüm erkeklerden daha iyi anlamıştı."

MERVE U.
(Eski arkadaşı)
"Onu tanıdığım için çok mutluyum. Hayatıma dokunması benim için bir şans."

KAAN Y.
(Lise arkadaşı)
"O dikkat çekmeyi her seferinde başarıyordu. O kimseyi tanımıyordu ama herkes onu bir şekilde tanıyordu işte."

YİĞİT D.
(Arkadaşı)
"Bazen onu özlediğimi fark ediyorum. Bilmiyorum belki de sırf özlenmek hissini tatmak için bile bunu yapmış olabilir."

ANNE MERYEM
(Annesi)
"O benim sadece oğlum değildi. Hayatla olan bağımdı, neşemdi, sağ kolumdu. O gidince her şey anlamını yitirdi."

BABA SELİM
(Babası)
"Ona hayattayken hiç sevdiğimi söylememiştim. Ama o benim oğlumdu, onu çok seviyorum. Eğer hayatta olsaydı, bunu ona söylerdim. Eğer onu ne kadar çok sevdiğimi gösterseydim, belki sevgiyi başka yerlerde aramazlardı."

PELİN A.
(Eskort)
"Benden daha iyilerini hak ettiğini düşünüyordum. Ama tam tersini ikna ettirmeyi başarmıştı bana. Galiba onu hiç unutamayacağım."

SEREN Ö.
(Lise arkadaşı)
"Etrafınızda varken yorucu ve zorlu biriydi ama hayatınızdan çıktığı zaman onun değerini anlıyordunuz. Ben halen öldüğüne inanamıyorum. Çok özlüyorum."

BUSE D.
(Arkadaşı)
"Bence yapacağı çok şey vardı. Kafasındakileri hiçbirini yapamamıştı. Her aklıma geldiğinde üzülüyorum."

ÖMER CEM A.
(Üniversite arkadaşı)
"Hayatımı değiştirdi. Onu unutmayacağım."

YASİN S.
(Üniversite arkadaşı)
"Umarım gittiği yerde filmler çeker, kitaplar yazar. Çünkü o böyle, yalnızca böyle mutlu olabilecek biri."

N.E.İ
(Kız kardeşi)
"Abimi çok özlüyorum. O benim kahramanımdı. İnsanın kahramanı hiçbir zaman ölmez değil mi?"

EMRE Y.
(Yönetmen arkadaşı)
"Böyle biteceğini biliyordu. Ben de biliyordum. Ama inanmak istememiştim. Şu an olduğum kişi olabildiysem onun sayesinde. Keşke daha farklı bir sona inandırabilseydim onu. Çünkü o bana bunu inandırmıştı."

FERHAT T.
(Eski arkadaşı)
"Onu öldürmek istediğim çok zaman olmuştu. Ama ölmesini istememiştim. Kendini öldürmemeliydi."

EMRE K.
(En yakın arkadaşı)
"Ben en yakın arkadaşımı değil, adeta bir parçamı kaybettim. Onu çok özlüyorum. Eğer burada olsaydı, ona sarılır ve onu ne kadar çok sevdiğimi bilmesini isterdim. Onu korumayı beceremedim. Onu çok ama çok özledim. Ama belki kafasındaki sesleri sonunda susturmayı başarmıştır, hayatında derin bir uykuya hasret kalmıştı. Huzur içinde yat kardeşim. Seni çok seviyorum!"

F.A.Y
(Eşi)
"Hep bir ışık taşıyordu. O ışıkla kendisi hariç hayatındaki tüm insanların hayatlarını aydınlanmıştı. Benim hayatımı bile. Eğer burada olsaydı, daha farklı olurdu. Ona daha anlayışlı olurdum. Çünkü onu çok seviyorum, onsuz nasıl yaşayabileceğimi hala bilmiyorum. Belki farklı davransaydım, bunu yapmazdı. Çünkü o, kendisini ve hayatındaki cezalandırmak için yaptı bunu. Engel olamadım. Kafamı kumdan çıkarttı ve gitti. Ben ise onu yalnız mağarasından çıkarmıştım ve dönebileceği bir mağara da yoktu. Onunla tekrar kavuşabileceğimiz zamanı bekliyorum.

TUNA Y.
(En eski arkadaşı ve filmin yönetmeni)
"Nasıl yaşıyorsa, öyle öldü. Sessizce çekip gitti.. Kimse ona zarar veremezdi, çünkü kendisinin en büyük düşmanı kendisiydi. Beynini kontrol etmekte zorlandı, düşüncelerini durduramadı, entelektüel ve kibar biri olmak için kendini geliştirirken hayatın diğer kısımlarını kaçırdı, belki de bu yüzden kendisini yalnızlığa mahkum etti. Ve yalnızlığı onu ele geçirdi. Bu belgesel de dünyanın en yalnız insanının vedası içindi. İstediği olacak, unutulacak. Bu dünyaya ait olamamanın acısını çekti, umarım gittiği yerde kendisini ait hissedebilir.

SON.